30 Ağustos 2015 Pazar

Her İşte Bir Hayır Var \ Matthew Quick - Yorum


Arka kapak kulağında yazarın kısa biyografisine denk gelene kadar Matthew Quick'in Umut Işığım'ın yazarı olduğunu hatırlamadım. Kitap boyunca yazarın kalemi tanıdık gelsede bir türlü çıkaramamıştım. ''Offf ya, yok artık'' oldu ilk tepkim fark edince. Biraz daha zorlasaymışım hatırlarmışım :P



(Bu adama ben de bayılıyorum.)


Sevgili Richard Gere,
Annemin çekmecesinde ''şahsi'' iç çamaşırları ile ikinci el giysiler satan yerel bir mağazaya bağışlayabileceğim ''az kullanılmış'' iç çamaşırları ayarlıyordum ki yazdığınız mektubu buldum.
Hatırlayacağınız üzere mektubunuz, 2008 yılında düzenlenen Pekin Olimpiyatları'yla ilgiliydi. Çin hükümetinin Tibet' e uyguladığı zulmü ve insan haklarını protesto ediyor, herkesi boykota davet ediyordunuz. ...
... Ben bir kuş değilim.
Ben kuş değilim. 
Ben kuş değilim.
Ben.
Kuş.
Değilim.

Hayranın,
Bartholomew Neil
***

Kendisini rahatsız olan annesine bakmaya adamış olan Neil, annesini kaybettikten sonra boşluğa düşüyor. 'Hayat' adına tek iyi şey bile bulamayan bu adam, yeniden mutluluğa 'merhaba' diyebilecek mi ?
Kitap Neil'ın Richard Gere'a yazdığı mektuplardan oluşuyor.


SPOİLER

Bu kitabı spoiler vermeden anlatmak ne kadar zor :D
 Richard Gere hayranı olan annesi oğluna ömrünün sonuna kadar Richard diyor ve evdeki yardımcılar bile bu oyuna ortak oluyor. Annesini üzmemek için Richard rolünü üstlenen Neil annesi ölünce kendini boşlukta bulur.  Neil'ın çoçukluğundan beri yanlarında olan aile dostları Peder Mcnamee, istifa ederek Neil'ın yanında yaşamaya karar verir.

Peder Mcnemee, Max ve Elizabeth'le çıktığı yolculukta annesinin ''Her İşte Bir Hayır Var'' teorsini haklı çıkaran olaylara tanık olacak olan Neil'ı yepyeni bir hayat beklemektedir...

Spoiler bitti :P

Tahmin etmiş olsamda (''hep öyle olur zaten'' gerçekten tahmin ettim ya :D 'mı acaba? ' dediğim çok oldu) şaşırdım ve öğrenmiş olma şekline çok üzüldüm, gözümden birkaç damla yaş gelmiş de olabilir. :'(
Tahmin ettiğim şeyin ne olduğunu söylemeyeceğim :D Sadece alttaki resimle küçük bir ipucu vereceğim. :P


Kedi Parlamentosu, kedili pijamaları <3 'Lanet olası Max' karakteri çok tatlı ya :D Adını her hatırlayışımda tebessüm ediyorum.

Feniks Yayınları'na bizi -en azından beni- Matthew Quick'le tanıştırdığı için çok teşekkür ediyorum.


6 Ağustos 2015 Perşembe

Sen Ancak Sevdiğinsin \ Serdar Özkan -Yorum




'' Kalbim önceleri kanayan, acıyan, karanlık bir yerken, yavaş yavaş hissetmeyen bir plastiğe dönüşmeye başlamıştı.''
 Syf 19


Düet kitabı. Bunun başka adı var mı? Bilmiyorum. Böyle kitaplar çok hoşuma gidiyor, aynı duyguları farklı kalplerden, hem bir kadından hem de bir erkekten dinlemek... Eskiden böyle bir planım vardı. Bu kitaptaki gibi tek bir yazar olup iki farklı kişinin ağzından anlatmaktansa, iki farklı yazar olup o şekilde dökecektik duyguları kaleme... Bundan beş altı yıl önceden bahsediyorum tabi ki, ortaokuldayken :))  Hatta başlamıştık bile yazmaya, 'büyüğümüz' - ya da büyüdüğümüzü- düşündüğümüz- için eksik, tamamlanamamış ve elimde olmadığı için hayalet roman olarak kaldı...

''Hepimiz arayıştayız aslında. Ne aradığımızı bilemeden. Aslında ne aradığımız belli değil mi? ''All you need is love!'' melodisini duymadık mı? Hepimiz sevgi aramıyor muyuz? Suya ihtiyacımız olduğu gibi sevgiye ihtiyaç duymuyor muyuz? Kimimiz ümidini kesiyor, sevilmekten ya da sevmekten. ama bu ihtiyaç yok olmuyor, göz ardı etsek de, sevgi yolunda defalarca acı çekmiş olsak da, bu ihtiyaç ortadan kalkmıyor. Vazgeçebiliriz. Yıllar bizi sert, kırılgan ya da acı biri haline dönüştürebilir, umursamaz görünebiliriz, ancak ruhumuz hep onu arıyor. sevgiyi. Sevgiden yaratılmış ruh. Ve aslını arıyor, kendini arıyor.''
Syf 29

Cannes Film Festivali'ne gitmek için bindiği treni kaçırmak pahasına da olsa, hareket etmek üzere olan trenden inip, daha önce hiç görmediği bir kadına ilk romanının üzerinde çalıştığı nüshasını hediye ediyor. O kadının bakışlarından dünyadaki ruh eşinin o olduğunu düşünüyor.
Evlilik hayalleri kurduğu sevgilisinden ayrılalı bir yıl olmuş, kendini boşlukta hisseden, bir türlü toparlayamayan kızını babası tatile göndermek istiyor. Annesinin de, kendisininde onu aramayacağına söz veriyor. Gitmek istediği yeri de kendisine bırakıyorlar. Santorin'e- ya da orijinal adıyla Santa İrini'ye- gitmeye karar veriyor. Antibes'e gitmek üzere Nice tren garında beklerken bir adam hareket etmek üzere olan bir trenden aşağı inip eline bir kitap tutuşturuyor ve kendi kitabı olduğunu söyleyip, trene biniyor. Kitabın üzerinde yazarın adı bile yazmıyor.

(Düet romanına çok güzel düet yorumu yaparım :PPP )

Eğer bir daha karşılaşırlarsa, dünyadaki ruh eşi olduklarına inanacak olan ikilinin yolculukları başlıyor.



(Santa İrini)

''Ruhların bu dünyaya gelmeden başka bir dünyada, ruhlar dünyasında tanıştıkları söylenir. Orada birbirlerini seveler, bu dünyada da tanışır, birbirlerini severler, orada birbirlerini sevmeyenler de bu dünyada sevmezlermiş.
Bir de birbirine ruhlar dünyasında aşık olanlanlar varmış. Tanrı birbiri için yarattığı iki ruhu o dünyada bir araya getirir,birbirine aşık edermiş ki, tek ruh olsunlar. Sonra o tek ruhu ayrırır, dünyada apayrı yerlere gönderirmiş. Çünkü bilirmiş ki, ayrılık olmadan kavuşma gerçekleşmez. Kavuşamanın tadını tattırmak için onları ayırırmış. Bir de bu ayrılıkla ruhları daha da zenginleşsin istermiş.''
Syf 39






 Kitap okumaktan nefret eden ben, çok sevdiğim öğretmenim Bade Alagöz'ün sayesinde ilk defa bir roman bitirmiştim. O roman da Serdar Özkan'ın ikinci kitabı olan Kayıp Gül 2'ydi. Daha sonra Kayıp Gül'e başladım. Biraz garip oldu serinin ikinci kitabının ardından birinci kitabını okumak, şanslıydım ki Diana'nın annesine verdiği söz üzerine yazdığı, devamı olmayan bir romandı. Ardından Kayıp gül. Ekim Yağmurları derkennn, bir de baktım ki kitap okumayı sevmeye başlamışım. :)) İlk tanıştığım yazar olduğu için mi bilmiyorum ama Serdar Özkan'ın kitapları bana hep farklı ve güzel gelmiştir..

''Zamanı gelince her şey bizi terk eder. Bu bir sevgili olur, sahip olduğumuz bir şey, bir başarı ya da hayatın kendisi. Kalan ve hep kalacak zannetiğimiz şeyleri de ölüm alır götürür sonunda. Onun için sıkma canını, hiç sorun değil''
Syf 107
(En sevdiğim alıntı)

Kitaba dün gece başladım ve dün gece bitirdim, ayraç kullanmadan.. Beğenmediğim tek şey, kapağı. Okurken onu görmediğim için şanslıyım :P Ç

26 Aralık 2014 Cuma

30 kitap hediye!





Yılbaşı çekilişi olmadan sizi 2015'e gönderir miyiz sandınız ? 

30 takipçimize kitap hediye ediyoruz!

-Kitap Kalbi



2 Adet Kır Çiçeği Tepesi
2 Adet Yıldız Tozu
2 Adet Sürgün
2 Adet Ölümün Gizli Yüzü
1 Adet Papucumun Ajanı 2
1 Adet Hiçliğin Kıyısında
1 Adet Erkek Severse
1 Adet Tüy Gibi Hafif
1 Adet Agafya
1 Adet Günaydın Gece
1 Adet Yıldızlar Sönünce
1 Adet Neşter
1 Adet KİM OLDUĞUNU BİLİYORUM
1 Adet Son Görev
1 Adet Çikolata Tadında Hayat
1 Adet Sibirya İlmi
1 Adet Atlantis
1 Adet Gece Geçen Gemiler
1 Adet Piri Reis’in Sırrı
1 Kör Kuyu
1 Adet Kuzey Güney
4 Adet Melek Teyze
1 Adet Kimliksiz


Katılan tüm yayınevleri ve yazarımıza katkılarından dolayı çok teşekkür ederiz.



21 Aralık 2014 Pazar

Haldun Taner - On İkiye Bir Var / Yorum



Edebiyat sınavında çıkacağı için okuduğum bir kitaptı. Ben anlayamadım sanırım değerini bu kitabın, üzgünüm.

Kitap kısa kısa hikayelerden oluşuyor. Her hikaye ilginç bir konuyla başlıyor. Alakasız bir yerde bitiyor -_-  Her hikayesine bu sefer güzel bitecek diye başlasam da olmadı yani -_-

İkinci hikayeydi sanırım ''Ayak'' , sonunda beyin yanması geçirdim. :\ Sancho'nun Sabah Yürüyüşü'ne ne demeli? Tiki tiki praf, tiki tiki praf tak -_- Tuvaletçi ablayı da unutmamalı :(

Sınavda çıkacak olmasaydı bırakmıştım.

Kitabın en sevdiğim alıntısını paylaşayım sizinle,

''Bu benim hikayesini anlatacağım İznikli Leylek, namaz kılan soydan değildi. Çünkü ramazan günü alenen solucan yiyordu. Zaten hali tavrı, yürüyüşü, iki üç adımda bir durup düşünüşü, dini bütün bir Müslümandan çok, şüpheci ve kötümser bir filozofu andırıyordu.Bu leyleğin ermişlerle değil, herhalde Voltaire'ler, Schopenhaure'lerle bir akrabalığı olacaktı.''

-İznikli Leylek 

 (kaçıncı hikaye olduğunu hatırlamıyorum )

Umarım edebiyat sınavında mantıklı sorular olur kitap hakkında :\


28 Ekim 2014 Salı

Güz Sonrası / Servet Saygınoğlu - Yorum




Bir tutam hüzün, bir tutam aşk, biraz soğuk sonbahar kitabımız karşımızda... 

Havalar dengesiz olsa da içimizde güzü hissedebileceğimiz bir kitaptı, yağmur damlalarını, soğuğa yenik düşen ağaçları, yürürken ayağımızın altında ezilen sarı-turuncu yaprakları...
Kitabımız kısa denemelerden oluşuyor. Denemeleri seviyorum, duygularını okurlara hissettirebilen yazarların yazdığı denemeleri daha çok seviyorum.Yazarın diğer kitaplarını en kısa zamanda okuyup yorumlayacağım. 


Yolcunun gelmesi güzel de, uğurlaması zor oluyor...



Var gücünle ardından koşuyorsun,dağları delip çöl aşıyorsun, olmuyor.
Onca kaybın, onca yürek yanığının üzerine birkaç damla su istiyor canın.
Teselliye ihtiyacın vardır, o sırada karşına seni sindirecek iki kelime çıkıyor ve söndürüyor yürek ateşini...
Diyor ki; '' Nasip değilmiş...''


Hiçbir şey bırakmadı, desen de mutlaka bir şarkı bırakmıştır ve ne yaparsan yap, o şarkıya rastlayacaksın. Bu kez gözyaşlarını içine akıtacak ve tebessüm maskeni takacaksın...





Bu kitabı da bitirmem derslerden dolayı bir haftamı aldı -_- Bugün matematik sınavından çıktım :D ve yeni bir kitaba başlamaya hazırım :D Kendinize iyi bakınn :*


16 Ekim 2014 Perşembe




İlkokul öğretmenimiz bize bir soru sormuştu. '' Gecenin en karanlık anı ne zamandır? '' Tabi biz ''03.00, 04.00'' diye cevaplar vermiştik. O ise ''Güneşin doğmaya başladığı an..'' demişti. Kitabın adını gördüğümde bunu hatırlamıştım. Adı içeriğiyle çok uyumlu bir kitaptı. Birazcık konusuna değineyim :)

 Anne ve Richard'ın bağırma seslerini duyana kadar her şey çok güzeldir. Güzel bir arkadaş grubu, güzel bir meslek, güzel bir sevgili... Seslere yöneldiğinde yerde yatan sevgilisi John'u görür. Artık her şey Emma için değişmiştir. John artık yoktur ve Emma her şeyin sorumlusunun kendisi olduğunu düşünüyordur.


Sosyal çevresinin de desteğiyle Emma kendini toparlar veee  ''yeni bir aşk, yeni bir iş, yine gülecek bir neden lazım :P '' Hayırr, kabul etmiyorum. Spoiler vermedim, sadece şarkı söylüyordum :D 

Arkadaş çevresi bu kadar güzel olmasaydı, kitabı bu kadar çok sevmezdim sanırım. Çok tatlı karakterler vardı. Favorim Noel <3 Nedenini okuyunca anlayacaksınız :D

Orijinal kapak kullanılmış. Kitabın adı, kapaktaki söz çok güzel. Yazarın kalemini de çok sevdim. Bu aralar şansıma hep güzel kitaplar okuyorum. :D Yeni bir kitaba başladım o da bitmek üzere. Yorumum yakında yayında olur.


Sizi seviyorum. Bol kitaplı günler herkese :*

9 Ekim 2014 Perşembe

Çırılçıplak / Raine Miller - Yorum





Sevgili Bay Blackstone,
Neden senin gibi tipler sadece kitaplarda oluyor? Neden hayali karaktersin sen? Neden soyadın bu kadar havalı? 


NEDENNN!!! NEDENN!!! NEDENN!!!


***


Bu kitap neden bu kadar kısa ya?  Olaylar neden bu kadar hızlı oldu? 

Biri bana bunları açıklaya bilir mi ? Delirmek üzereyim -_-

Ethan Blackstone'a olan isyanımdan, onun nasıl bir karakter olduğunu anlamışsınızdır sanırım :P Bu tür kitaplarda karakterler genelde bu şekilde oluyor. Yine de sevdiriyorlar kendilerini ^_^ 

Gelelim Brynne Bannet'a :D Kendisi bir fotomodel, aslında nü model de diyebiliriz. Aynı zamanda öğrenci fakat geçimini sağlaması için çalışması gerekiyor.

Bence spo olmuyor ama bilmiyorum. :D Nasıl karşılaştıklarını bilmek istemiyorsanız lütfen burayı okumayınız!! :)

Ethan'la Brynne bir sanat galerisinde karşılaşıyor. Tabi karşılaşmaları  çarpışarak, kavga ederek, arkadaş aracılığıyla vs. olmuyor. Ethan, Brynne'ın duvarda asılı olan nü pozundan etkileniyor. Devamını tahmin etmek zor değil, ne dersiniz? :))
 



Kitabın tek sevmediğim yanı 'aceleci' olmasıydı. Mesela Brynne, aynı gün adamın arabasına biniyor. Bi dur, ağırdan al, beğenmiyormuş gibi yap! Nedir bu acele? Kitap kısa olsun diye uğraşılmış sanki -_-

Onun dışında yazarın kalemini, çeviriyi beğendim. Kapağından dolayı okulda okuyamadım, biraz geç bitti. Yoksa çok rahat iki günde biterdi. 

***




Hayalimdeki Blackstone kesinlikle bu değildi :)) Hayalimdeki Ethan dünyada yok sanırım :P Şöyle bir baktım ama bulamadım :D



Serinin diğer kitaplarını dört gözle bekliyorum!!