4 Nisan 2013 Perşembe

DÜŞLER BAHÇESİ ÇEKİLİŞİ :)



KAÇ KİŞİ ONUN YAPTIĞINI YAPMAYA CESARET EDEBİLİRDİ?

Kaç kişi onun yaptığını yapmaya cesaret edebilirdi ki…

Benjamin Mee, eşi ve iki çocuğuyla Londra’daki evlerini satıp Fransa’nın güneyinde sessiz, huzurlu bir hayat sürmeye başlamışlardı. Benjamin, bir taraftan The Guardian’da makaleler yazıyor, bir taraftan da bu kırsal alanda 
çocuklarıyla gezilere çıkıp vahşi 
yaşamı keşfediyordu...


.





Her şeyin 
tam da istediği gibi olduğunu düşünüyordu –ta ki eşi Katherine’in beyninde bir tümör olduğunu öğrene dek.

Hastane koridorlarında geçen zor günlerden sonra Katherine ameliyata girdi ve beynindeki tümörün 
tamamı alındı. Benjamin ve 
ailesi zor günlerin geride kaldığını düşünürken Katherine’in doktoru tümörün yeniden oluşacağı konusunda onları uyardı. Benjamin’in yaptığı internet araştırmaları durumun çok da umutlu olmadığını gösteriyordu.



Dördüncü dereceden tümör teşhisi konulmuş bir hasta en fazla 3 yıl yaşamıştı –ki bu tarz hastaların sayısı da çok azdı. Umut vaat eden birkaç yeni çözümlerden bahsediliyordu; ne var ki bunlar da henüz deney aşamasındaydı. Umutlarını kaybetmeden yaşamlarına devam etmeye çalıştılar.

Yeni ve güzel bir ev yaptırdılar. Katherine’i en çok bahçede sebze yetiştirmek ve çocukların mutlu olduğunu görmek mutlu ediyordu. Çocuklar da en çok babalarıyla vahşi yaşamı keşif gezilerine çıktıklarında mutlu oluyorlardı. Benjamin, bundan daha güzel bir yaşamın olamayacağını düşünmeye başlamışken kardeşi Melissa’nin gönderdiği emlak ilan onu daha güzelinin de olabileceğine ikna etti. “Hayallerindeki gibi” diye bir not eklemişti Melissa. Haklıydı. Diğer emlak ilanlarından farklı olarak bu kez satışa sunulan bir hayvanat bahçesiydi ve bahçesinde 200 egzotik hayvanın yaşadığı bir ev alma fikri Benjamin ve ailesine çok çekici gelmişti. Batmak üzere olan Dartmoor Vahşi Yaşam Parkı’nı alıp işleteceklerdi. Bunu finanse edebilecek nakitleri olmasa da İngiltere’de bir milyon poundun üstünde değeri olan sayılı evlerden birine sahiptiler. Aynı zamanda bu evi satıp batmak üzere olan bir hayvanat bahçesi almaya karar veren tek aileydiler. 

Bir hayalin peşinde…

Hayvanat bahçesini görmeye gittiklerinde işlerinin hiç de kolay olmayacağını fark ettiler. Ahşaptan yapılan her şeyi yosun kaplamıştı. Her şey çok eskimişti. Ev çok kötü kokuyordu. Parkı almak için ödeyecekleri paranın yanı sıra yenileme-düzenleme işleri için de ciddi miktarda para harcamaları gerekecekti. Her şey vazgeçmeleri gerektiğini işaret ediyordu. Ama Benjamin burayı alıp bu hayvanlarla komşu olmaya kararlıydı. Tekliflerini yapıp beklemeye başladılar. Ancak park sahibinin danışmanları “deneyimsiz olmaları ve paralarının hazır olmaması” gerekçeliyle teklifi reddettiler.

Herkes kendi hayatına döndü. Benjamin de Fransa’da çocuklarla yaptığı küçük vahşi yaşam gezileriyle yetinmeye çalıştı. Ama yetinemedi. Hayvanat bahçesi aklından çıkmıyordu.

Bir şans daha…



Benjamin bir gün internette gezinirken hayvanat bahçesinin son satış denemesinin de başarısız olduğunu ve bahçe on bir gün içinde satılamazsa bazı hayvanların vurularak öldürülmesi gerekeceğini öğrendi. Hemen kolları sıvayıp işe girişti. Bu kez çok daha deneyimli sayılırdı. Günlerce telefon başında kaldı. Birçok hayvanat bahçesi çalışanı ya da sorumlusuyla görüştü ve onların da fikirlerini aldı. Parkta yapılması gereken incelemeleri başlattı. Birçok bankadan kredi istedi; ama güzel geçen görüşmelerin ardından hep kötü haberler geldi. Bankalar krediye yanaşmıyordu ve evi satın alacak birini henüz bulamamışlardı. Tüm arkadaşları onun bu çabalarını “delilik” diye nitelendirse de Benjamin vazgeçmedi...




Çekilişe Katılmak İçin Yapmanız Gerekenler


*Blogumda ''Isırılanlar''dan biri olmanız gerekiyor.(üye)

*Çekilişi Blog,Facebook ya da twitter üzerinde duyurmalısınız.

*E-posta adresinizi,adınızı,çekilişi duyurduğunuz linkinizi bu gönderinin altına yazdığınızda çekilişe hak kazanmış oluyorsunuz