AltınBilek Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
AltınBilek Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Ağustos 2014 Çarşamba

Ateşli Dişler - Kristen Middleton / Yorum

 
Eve döndüklerinde onları kötü bir sürpriz beklemektedir. -_- Babaları annelerini döverek tecavüz etmiştir. Babaları sorunlu bir insandır ama daha önce hiç bu kadar ileri gitmemiştir.


Annelerini ve ikiz kardeş olan Nathan ile Nikki'yi yeni bir hayat beklemektedir. Taşındıkları yeni ev beklediklerinden güzel çıkmıştır. Fakat gariplikler ilk günden onlarla birliktedir. Nikki duş alırken dışarıda kırmızı gözler görür ve çığlık atarak annesini çağırır, Nathan'da aynı gözleri görmüştür. Bakmak için dışarı çıktıklarında ceset bulurlar ve şerifi çağırırlar. Anneleri şeriften hoşlanmıştır. Bekar bir baba olduğunu öğrenince de peşini bırakmaz :D



Kasabada bir gariplik olduğunun farkındadırlar. Tanımadıkları bir garson kız onlara kapılarını kitlemeleri için bir not bile vermiştir. Bir de Duncan var tabi :)) Nikki'nin hoşlandığı çocuk :)



Bi ceset diyorum, bi şeriften hoşlanıyor diyorum. Bi kapıyı kitleyin diye uyarıldıklarını söylüyorum, bi Duncan'dan hoşlanıyor diyorum :D Haklısınız biraz garip oldu. Ama kitap bu şekilde ilerliyor sırasıyla :)) Son sayfalarına kadar sır perdesini aralayamıyoruz :D

Aslında tek sıkıldığım yer orası oldu :D ''Kitabın adı Ateşli Dişler ne zaman gelecek bu vampirler'' diye bir slogan bile buldum :P Onun dışında çok eğlenceli bir kitaptı.



Kitapta en çok güldüğüm bölümü anlatmak istiyorum. Nikki bir rüya görüyordu sanırım. Rüya mıydı, tv de mi izliyordu tam olarak hatırlamıyorum ama bir kızın kurt adama ve vampire aşık olduğundan bahsediyordu. :D vay Bella vay :D

Kapak pek hoşuma gitmedi, bu kurguya daha güzel bir kapak olabilirdi. Ya da orijinal kapak kullanılabilirdi.

Serinin devamını sabırsızlıkla bekliyorum. Umarım Altın Bilek Yayınları yeni fantastik serilerle de biz fantastik severlere güzel sürprizler yapar :))  Ayrıca yayınevine Kitap Kalbi sayfamızın bu haftaki konuğu olduğu için teşekkür ederim.
                                                                                                                                                                                                                              

                

10 Ocak 2014 Cuma

RKBT 3. Gün || Rupert Thomson "Mahremiyet" || Yorum



İlk olarak kitabın kapağından başlamak istiyorum. Kapak fena değil ama diğer kapağını daha çok sevmiştim. Okuyunca da kitabı kesinlikle kitabın ilk tanıtımı yapılırken paylaşılan kapağının daha güzel olduğuna karar verdim.


Bahsettiğim kapak :) Kitap İlkimi'de kapağı daha güzel hale getirmiş :D
Diğer kapaklarına gözatmak için Kitap İklimi 'ni ziyaret edebilirsiniz.


Tür olarak pek tercih ettiğim tür değildi, bu yüzden kitaba ön yargıyla başladım ve ön yargıyla bitirdim :P Tarihi romanlar benlik değil :D (İçinde paranormal varlıklar olmadığı sürece)

Spoiler vermeden kısaca konusuna değinecek olursam
Karakterimiz Geatano Zummo sanatçı, balmumundan heykeller yapıyor. Grandük tarafından Floransa'ya çağrılıyor ve Grandük ondan bir çalışma istiyor. Floransa da Faustina adında bir kadınla tanışıyor ve ondan etkileniyor. Orta Çağ'da en son kararı kilise verdiği için işler biraz karışıyor.

Sırlarla dolu ilginç bir roman. 


Kitabı satın almak için tıklayın.

7 Ocak 2014 Salı

RKBT 13.TUR || RUPERT THOMSON - MAHREMİYET || Kitap Tanıtımı




Merhaba Kitap İçiciler :D

2014 yılının ilk tur açılışını Altın Bilek Yayınları'ndan Mahremiyet'le yapıyoruz.

ve tur sonunda iki kişiye bu güzel kitabı hediye ediyoruz :)


RUPERT THOMSON'dan bir başyapıt: MAHREMİYET...



1691 yılının Floransa’sı…
Rönesans daha gerçekleşmemiş, kentler büyük bir karanlık altında, herkes şüpheli, her şey yasak ve özgürlük ise ölümüne korkulan bir halde… Aydınlanma dönemi artık çok yakın ve toplumda bunun izlerini okumak mümkün olsa da, bilgi hâlâ en büyük güç ve sadece çok küçük bir zümrenin elinde… 
Büyük suçlamalarla baş etmek zorunda kalan Geatano Zummo ise tüm bu karanlığın ortasında, kafasında aydınlanma fikirleri olan ama zor durumda kalan bir adam. Yirmi yaşındaki güzel kölesini önce serbest bırakmak, sonra da onu korumak adına hayatını ortaya koyan büyük bir kahraman… Kölesine duyduğu aşk, engizisyonun baskısı, siyasi çevrenin harareti, komplolar ve sonu gelmeyen entrikalar…
17. yüzyıl Fransa’sında geçen soluk kesen bir öykü, içinizi titretecek bir aşk hikâyesi, ayak oyunları, entrikalar ve ihanetlerle dolu bir çağın panoraması… Mahremiyet, adının aksine olmayan bir mahremiyeti ve bireysel dünyanın imkânsızlığını, aşkın karşı konulamaz halini ve cesaretin gücünü anlatıyor. 
“Rupert Thomson’un 17. yüzyıl Floransa’sını anlattığı, entrikaları açığa vuran başyapıtı…”
Stephanie Merritt – The Guardian Gazetesi
“Bir yanda Medici ailesi üyesi dükler, diğer yanda ezilen ve fakir insanlar ve tabii aşkın öne geçilemez hali… Thomson bize olağanüstü bir okuma zevki sunuyor. Yeniden okumak istediğim çok az kitaptan biri…”
Allan Massie – The Scotsman Gazetesi
“İlham verici ölçüde gerçek, tutkunu olacak kadar şahane…”
Philippa Gregory – Boleyn Kızı’nın yazarı“Gümüşten çığlıklar, altından gözyaşları ve çürümüş bir masumiyet… Bu devir ve bu muhteşem kurgu, tezatlar içinizi delip geçecek…”
Adam-Mars Johns – London Review of Books



                                




1 Ocak 2014 Çarşamba

Neandertaller 1 - Düğün Ziyafeti // Yorumum



Düğün Ziyafeti

Her zaman ki gibi yorumuma kitabın kapağından başlamak istiyorum. Dikkatimi çeken kitabın kapağı olmuştu.Çok değişik bir tasarım. Trollerde olunca bu kitap kaçmaz dedim:D Gelelim kitabın konusuna

Kurt adam, vampir, denizkızı, uzaylı (aslında badboyları da bu grupta tutmak lazım :P ) hayalet, peri vs. kısacası paranormal varlıkların olduğu kitapları severek okurum fakat ilk defa trollü bir kitap okudum :D
Trollerle ilk defa Bridge to Terabithia filminde tanışmıştım.O yüzden tasvir edilen yaratıkları hayal etmek hiç zor olmadı :D
Kitapta trollerle Philip aracılığıyla tanışıyoruz. Philip, düğün ziyafeti olarak seçilen bir kurban :)) Üstelik trollerden birisi ona aşık oluyor. Bir film vardı küçükken izlediğim ''Güzel ve Çirkin'' kitabı okurken o aklıma geldi. Philip, Matilda'dan iğreniyor fakat ona yine yardım eden Matilda oluyor.(Bu arada Matilda ona aşık olan trol gelin) . Dış görünüşe önem veren insanlardan nefret ediyorum! Keşke getirir getirmez yeselerdi :D 

Kitap fantastiğin değişik bir boyutu :D İkici kitabını çok merak ediyorum :)










Kitap Tanıtımı


Neandertaller 1 - Düğün Ziyafeti
Altın Bilek Yayınları
Yayınevinin tüm kitapları %20 indirimli
Basım Tarihi: 2013-10
170 Sayfa
Çeviren : Esra Çıldır

Satın almak için tıklayın

Fantastik alemde yeni bir kapı aralanıyor Trollerle tanışmaya hazır mısınız.
Jonathan Pidduck 3 kitaplık Neandertal Üçlemesinin ilk kitabında bizi son buzul çağından önce yok olan bir insan türü olan Neandertallerin yaşadığı bir dünyaya götürüyor. 

Troller iriler güçlüler ve karanlıkta yaşıyorlar Ancak insanlarla aynı dünyayı paylaşmanın zorluklarını da yaşıyorlar. Bu iki tür arasındaki mücadele olmaktan çok bir anlaşma gibi Fakat Trollerin kendi kaba kuralları vahşi bir adalet anlayışları ve insanlık için son derece kötü bir alışkanlıkları var Troller için insanlar enfes yiyecekler aynı zamanda Philip kendisini karanlık bir odada elleri bağlı bir şekilde bulduğunda sonunun geldiğini de anlamıştı. Troller yeni evlenen bir çift için kendisini Düğün Ziyafeti olarak seçmişlerdi ve Philipin onlar için bir eğlence olup ölmekten başka da şansı yok gibiydi Ama gelinin bir anda kendisine aşık olması Philipin hayatının kurtarılmasına yetecek miydi.

Jonathan Pidduck sizi kabustan kurtulmanın tek yolu olan aşkın türler arasındaki uçurumları bile aşan güçlü bağını keşfetmeye davet ediyor.

20 Ağustos 2013 Salı

Muhteşem Ambersonlar KAZANANI

Muhteşem Ambersonlar  KAZANANI




Derya Rüya Serim


tebrik ederim 
gizem-nur-topal@hotmail.com adresine adres bilgilerinizi bekliyorum :)

yedek talihli


dilken

10 Haziran 2013 Pazartesi

Kara Güneş Çekiliş







Çekilişe Katılmak için Yapmanız Gerekenler





* Blogumda ISIRILANLAR'dan biri olmanız gerekiyor .(üye)



* Çekilişi Blog,Facebook ya da twitter üzerinde duyurmalısınız.


Altın Bilek Yayınları sayfasını beğenmelisiniz.
(Altın Bilek Yayınları yazısına tıklamanız yeterli.)
* E-posta adresinizi,adınızı,çekilişi duyurduğunuz linkinizi bu gönderinin altına yazdığınızda çekilişe hak kazanmış oluyorsunuz.


14.06.2013 tarihinde kazanan açıklanacak



Şubat 1939… Alman zooloji uzmanı Ernst Schäfer önderliğindeki bir araştırma ekibi Tibet Dağları’nda inanılmaz bir keşif yapar.
Ekim 1944… Auschwıtz Toplama Kampı’nda başlayan isyan on iki Yahudinin kamptan kaçmayı başarmasıyla sonuçlanır.
Günümüzde ise başarılı bir Alman sanayici olan Rudolf Freihherr, atalarından kalan oldukça gizli bir mirası ortaya çıkarmak için İstanbul’a gelir. II. Dünya Savaşı sırasında Nazilerin, Aryan ırkın kökenlerini bulma peşinde sürdürdükleri araştırmaların yıllar boyu ortadan kaybolan belgelerini ele geçirerek yenilmez bir ordu yaratma hayali peşindedir. Bu orduyla Nasyonal Sosyalizmi yeniden hayata döndürmeyi planlayan Freihherr, son derece gelişmiş bir silah teknolojisini Rusya ile savaşın eşiğinde duran Alman Hükümeti’ne sunmayı istemektedir.
Fakat yolu İstanbul’un arka sokaklarında, üstelik hiç beklenmedik bir biçimde Hakan Geda ile kesişecek ve bir çılgınlığın tohumlarından doğan kaos, herkesin yaşamını hiç olmadığı kadar değiştirecektir…

Altın Bilek Yayınları


15 tane Macera-Polisiye-Gerilim seti ,Altın Bilek Yayınlarından...





Fotoğraf: 15 şahane macera-polisiye-gerilim kitabından oluşan bir setimiz var... Bu kitaplardan en beğendiğiniz hangisi? Ya da okuma listenizde olan? Bizimle paylaşır mısınız?


Kitaplara bir göz atmaya ne dersiniz?


İki Mevlit Bir Ölü


Sevdiğin adam evliyse onu sevmekten vazgeçebilir misin?

Yeliz hem en çok sevilen hem de en çok öldürülmek istenen. Onu bu kitaptaki herkes, kitabın yazarı da dahil olmak üzere istisnasız herkes öldürmek istiyor. 

Emre, Faruk, Aysun, Sümeyye, Nesrin, Selçuk ve diğerleri.. Bir ölüm sonrasında bir ölümü daha hazırlamak için bir araya gelmiş ruhlar gibiler. 

Peki ölen ve öldüren kim olacak?

Güzel ve genç bir kadın, karizmatik bir erkek, uysal bir polis, aldatılan bir eş ve garip akrabalar. 

Mehmet Erkan kıskançlıklarıyla, hırslarıyla, dedikodularıyla akrabalık ilişkilerini ele alıyor. Akrabalık çemberinde sıkışmış bir yasak aşkı ve o çemberin etrafında gelişen cinayet planlarını anlatıyor... Güçlü anlatımı, tanıdık karakterleri, yaşamın geçtiği bildik sokakları ve herkesin zaman zaman dönmek zorunda kaldığı köşeleriyle tam da yaşadığımız ikilemleri gözler önüne seriyor roman.

Bir kadını kaç kişi öldürmek isteyebilir? 
Bir kadını kaç erkek sevebilir?
Peki ya hangi sevgi gerçektir?





Karanlık Çukur


"John Connolly ,Ölüm Sanatçısı ile şaşırtıcı bir çıkış yakaladı. Karanlık Çukur da aynı derecede vahşilikte açık sözlü; ama sıkı ve şüphe dolu öyküyü saran masalların yankılandığı daha melankonik bir tonda anlatılmış. Karanlık Çukur en iyiler arasına girmeyi kesinlikle hak ediyor."Guardian
"Connolly'nin çağrışım yapan yazısı tuhaf bir biçimde şiirselliğe çok yakın."Independent
"Bu ikinci roman Ölüm Sanatçısı'ndan daha kurnazca ve karmaşık yazılmış. Connolly'nin lirik dili ve araya sokulmuş olan esrarlı metinleri James Lee Burke'ü andırıyor."Sunday Telegraph
"Zekice, şık, edebi ve iyi araştırılmış. Bu roman John Connolly'nin önde gelen cinayet romanı yazarlarımızdan biri olduğunun kanıtlıyor"Mail on Sunday
"Asil ve son derece iyi bir cinayet romanı"Sunday Tribune, Dublin








Solgun ışık, büyük mağarayı aydınlatırken tabanını oluşturan temiz deniz suyunu da altın gibi parıldatıyordu. Biçimsiz duvarlar, dans eder gibi ilerleyen titrek, ölgün ışıkla birlikte karanlıklarını soyunup ürkütücü varlıklarını sergiliyorlardı sanki. 5,5 metrelik, tek direkli ahşap sandalın burnunun yardığı sular tertemizdi ve geniş deniz mağarasının içinde, karanlıkta sonsuza dek uzanıyor gibiydiler. Sandalın yukarıya kıvrılan pruvasının en önünde bir bacağını ileri atmış üzerinde yırtık pırtık mavi bir urbayla bir ihtiyar duruyordu. Elindeki kandili öne doğru tutmuş, yorgun yeşil gözleriyle ileriye bakmaktaydı. Arkasında, kaslı vücutlarını kaplayan bronz tenleri güneşte yanmış iki adam kürek çekerek sandalı götürmekteydiler. Mağaranın içinde hava serin olmasına rağmen terden sırılsıklamdılar. Aralarında bire yarım metre boyunda tahta bir sandık duruyordu. Sandığın sac bağları paslıydı ve aralıklanmıştı. Hiç de değerli bir malzeme taşıyor gibi durmuyordu.






Belfast'te başlayan salgın, giderek yayılmaya başlarken, gündelik yaşam da geri dönülmez bir eşikten geçerek, giderek bir kâbusa dönüşüyor. Başlarda tek tük ama sonradan korkutucu sayıda insanın etkilenmeye başladığı virüs, kontrolden çıkmaya başladıkça, salgınla mücadele etmekte olanlar da sinirsel problemler yaşamaya ve çözüm üretecekleri yerde sorunları büyütmeye başlıyorlar. Panik, dedikodu, yanlış bilgilendirme, insanların ben egosu ve bencillikleri bu kez bütün bir insanlığın yok olmasına sebep olabilir. Ama belki de hâlâ bir şans vardır... Bildik bir kahramanı olmayan ama gerçekçiliğiyle göz dolduran, baştan sona sürükleyici bir yok oluş macerası... Kızgın güneş, harabeye dönmüş şehrin nasırlaşmış kiremitleri ve harçları, yaşam ve ölüm arasındaki acımasız ve kanlı mücadeleye ev sahipliği yaparken, tek umut yeniden insanlığı keşfetmek olacak..



Gizemli Ev






Veee Edgar Wallace Türkçe'de...

Polisiyede ustaların ustası, üstatların ilham kaynağı...

Bir yabancı, "editör" ile görüşmek için Londra'da küçük bir yayınevinin ofisine gider. Editörün yüzü bir örtüyle tamamen sarılmıştır. Hiçbir şey göründüğü gibi değildir ve elit kesime dair güçlü bir dedikodudan fazlasını kafaya koydukları kısa zamanda açığa çıkar. Şantaj ve fırsatçılık gündemdedir. Gizli polis şefi T. B. Smith'in evinden biraz uzakta yaşayan milyoner Bay Farrington'un kapısında iki adam ölü bulunduğunda, artık şantaj bağlantılarının ortaya çıkması yakındır. 

Bu adamları şantajcı mı vurmuştu? 

Ya da kim gerçekten göründüğü gibiydi?..

Tüm sırların hem kaynağı hem de saklandığı yer olan Gizemli Ev, çevresinde örülen entrikalar ve tüm bunların içinden çıkmaya çalışan, zeki, nüktedan, pratik zekâlı ve uyanık Poltavo...

Tam adı Richard Horatio Edgar Wallace olan yazar, yazdığı 175 romanın 160 tanesi sinemaya uyarlanmış, King Kong gibi efsanevi bir öykü ve William Tell gibi bir halk kahramanı yaratmayı başarmış, geçtiğimiz yüzyılda Amerika'nın gerçek çok satar yazarı olmuş güçlü bir kalemdir. Yazdıklarıyla Stephen King, Scott Turow, Michael Connolly ve Lee Child gibi usta yazarları etkilemiş olan Wallace, Amerika'da, polisiye kitaplar konusunda Sherlock Holmes'ün yaratıcısı Conan Doyle ve Hercule Pariot'un yaratıcısı Agatha Cristie kadar saygın ve popülerdir. Ölümünün otuzuncu yılı anısına The New York Times gazetesinde yayınlanan özel biyografide, "O olmasaydı, bugünün pek çok polisiye - gerilim yazarı henüz kurguda emekliyor olurdu," diye yazılmaktadır. 

Gizemli Ev, Wallace'ın hayal gücüyle ördüğü muhteşem kurgu dünyasına adım atmak için bulunmaz bir fırsat...